İNSANIN KENDİ TARTISI: ÖZDENETİM

İNSANIN KENDİ TARTISI: ÖZDENETİM

 

 

İnsanın her istediğini yemesi normal midir?  Sırf canı çektiği için hamburgerin üzerine pasta, onun üzerine dondurma, arkasından patlamış mısır yemek, bir özgürlük müdür sizce? Yahut  “Ben canımın her istediğini yerim/içerim” demek ‘Bana kimse karışamaz’ cümlesinin farklı bir versiyonu mudur? İnsanın aklına her geleni –ben dobra kişiyim cümlesine sığınarak- her yerde söylemesi iyi bir şey midir? Özetle canının her istediğini yapmak, konuşmak, davranmak bir başkasının özgürlüğüne engel değil midir? Peki... Ya farkında olmadan her istediğinizi yaparak kendi özgürlüğünüzü kısıtlıyorsanız... Hiç düşündünüz mü? 
Canının her istediğini yapma mevzusu...
İnsanın her istediğini yapmak istemesinin en basit örneği, yeme dürtüsüdür. Kişi, canının her çektiğini sınırsızca yerse, bir gün gelir, hiç birini yiyemez duruma gelebilir. Sürekli her istediğini yeme içme durumu, alınan kilolar, bozulan sağlık değerleri, yanlış alışlanlıklar, bağımlılık gibi sonuçlar ile kişiye geri döner ve kişide ister istemez bir çaresizlik hali oluşur. Bağımlılıktan kasıt sadece sigara vb. gibi maddeler değildir. Markete gitmeden duramamak, hep alışveriş yapmak istemek, çikolataya düşkünlük, devamlı kola içmek...  Bunların her biri aslında insanın sonradan –kendi istediklerini yaptığı için- edindiği bağımlılık türleridir. Kişinin bağımlılık halinden kurtulmasının çözümü ise tüketmeden veya yapmadan duramadığı şeyleri hayatından çıkarmaktır. Diğer bir deyişle çözüm, canının istediğini değil, istemediğini yapmaktır.  
Oysa bizlere genellikle hep şu öğretiler verilmeye çalışılmıştır: “Carpe diem” (Ânı yaşa). “Hayat kısa, canının istediğini yap.”  “Üç günlük dünya zaten, gez, toz, eğlen...”  Gerçekte öyle değildir. 
İlahi sistem farklı işler. Canının her istediğini yapan kişi, çaresizliğe düşer. Çareyi ise, canının istemediğini yapmakta bulur. Çok yiyen bir kişinin şifası aç karna yatmaktır, her istediğini söyleyen insanın şifası susmaktır, hareket etmeyi sevmeyen bir insanın şifası yürümektir.
Kime canınızın istediği gibi davranırsınız? 
Eşinize, yakın arkadaşınıza, ailenizden birine, nazınızın geçtiği dostunuza istediğiniz gibi davranırsınız. Bu kişiler size bir şey söylediğinde veya sorduğunda sizin onlara nasıl cevaplar verdiğinizi aklınızdan geçirin bir bir... 
“Yakışmamış üzerine giydiğin..”  , “Kahve bu sefer olmamış” , “Komik mi yani, gülelim?” , “Sen de sürekli benden bir şey almamı bekliyorsun”.... Aklınızdan geçenleri söylüyorsunuz öyle değil mi karşınızdaki kişi size yakınsa?  
Bir gün bu sözleri söylediğiniz kişi, artık bıkar ve hayatınızdan çıkma kararı alır. Peki bu sefer ne yaparsınız? O gitmesin diye, sizi bırakmasın diye aslında istemediğiniz şeylere izin verirsiniz. Gitme kararı alan kişi eğer eşinizse, onun arkadaşlarıyla akşam dışarı çıkmasına izin verirsiniz mesela... 
Karşınızdaki insana her istediğinizi söylerseniz / istediğiniz gibi davranırsanız, ilahi sistem, o kişinin kıymetini size tam onu kaybetmek üzereyken hissettirir ve sonrasında yapmak istemediğiniz şeyleri yapmak zorunda kalırsınız... Yani nasıl bir süreç yaşıyorsanız zıttıyla karşılaşırsınız.
İlahi sistem bizlere canımızın her istediğini konuşmamayı, canımızın her istediğini yiyip içmemeyi, canımızın her istediği hareketi yapmamayı, canımızın her istediği yere gitmemeyi tavsiye eder. 
An elbette vardır, anda kalmak, ânı yaşamak önemlidir ancak şu gerçeği unutmadan: Şu an ne yaşıyorsanız yarın bunun karşılığını görürsünüz... Bu yüzden an, bizim bir anlamda kaderimizdir.

Özdenetim, insanın kendini tutabildiği yerdir. 
İnsan, ancak özdenetimi varsa, dengededir. Ve insan, ancak özdenetimi varsa, insan gibidir. 


Zeynep Işık Büyükbay
 

 

 

 

Etiketler: #tekamül #maneviyat #ilimyolculuğu #denge #özdenetim #an
Ocak 05, 2023
Listeye dön